Ana Sayfa
HAZIRLAYAN
ATATÜRK'ÜN HAYATI
KURTULUŞ SAVAŞI
TRABLUSGARP SAVAŞI
I.DÜNYA SAVAŞI
PARİS BARIŞ KONFERANSI
SAN REMO KONFERANSI
SEVR ANTLAŞMASI
TÜRK TARİH KURUMU
TÜRK DİL KURUMU
TÜRK ALFABESİNİN KABULÜ
NUTUK
GİRİTLİ ŞEVKİ
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI
KABOTAJ KANUNU
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
ENVER PAŞA HAYATI
HASAN TAHSİN KİMDİR
TEHCİR KANUNU
ZİYA HURŞİT
TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI
WİLSON İLKELERİ
MUSTAFA KEMAL'E SUİKAST GİRİŞİMLERİ
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI
KAYNAKÇA
                                                         HALİFELİĞİN KALDIRILMASI

Saltanatın kaldırılmasına, cumhuriyetin ilânına karşın hiçbir gereği kalmayan halifelik, varlığını korumakta devam ediyordu. İstanbul'daki son halife de bu durumdan yararlanarak cumhuriyet rejimi karşısında ayrı bir kuvvetmiş görüntüsünü vermekten çekinmiyor, tantanalı törenler düzenliyor, devlet bütçesinden kendisine ayrılan ödeneği az görüyordu. Bu tutum, devrime karşı çevreleri kımıldanmaya yöneltiyor, bir kısım basın da halife yanlısı bir tutumun içine itiliyordu. Halbuki büyük özverilerle kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti'ni her türlü tehlikeden korumak vazgeçilmez görevdi. Artık halife sorununun da kesin şekilde çözülmesi gerekiyordu. 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan bir yasayla hilâfet kaldırılarak son halife yurt dışına çıkarıldı. Halifeliğin kaldırılışıyla Türkiye Cumhuriyeti, lâiklik yolunda bir büyük adım daha attı; zira millî egemenliğe dayalı bir rejimde, çağdaş ve lâik devlet kavramında "halifeli cumhuriyet" söz konusu olamazdı. Anayasa'da, 1928'de yapılan bir değişiklikle "Türkiye Devleti'nin dini, din-i İslâmdır" maddesinin de kaldırılması, cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yemin şeklinin yeniden düzenlenmesi, lâiklik yolunda aşılan büyük gelişmeler oldu. Nihayet 5 Şubat 1937'de lâiklik, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olarak Anayasa'da yer aldı.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol